Keine exakte Übersetzung gefunden für عذاب الضمير
Übersetzen Türkisch Arabisch عذاب الضمير
Türkisch
Arabisch
relevante Treffer
-
ağrı (n.)mehr ...
-
zamir (n.)mehr ...
-
Araf (n.)mehr ...
-
çarmıh (n.)mehr ...
-
insaflı (adj.)mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
-
zamir (n.) , {lang.}ضمير {ج ضَمَائِر}، {لغة}mehr ...
-
put (n.)mehr ...
-
acı (n.)mehr ...
-
azap (n.)mehr ...
-
elem (n.)mehr ...
-
eza (n.)mehr ...
-
yürek (n.)mehr ...
-
kalp (n.)mehr ...
-
vicdan (n.)ضمير {ج ضَمَائِر}mehr ...
-
işkence (n.)mehr ...
-
haç (n.)mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
- mehr ...
-
vicdansız (adj.)mehr ...
-
vicdan (n.)mehr ...
- mehr ...
Textbeispiele
-
Biz de suçluluk duygusu yüzünden vicdan azabı çektiğini anladık.لذلك عرفنا أنك تعاني من عذاب الضمير
-
Neden onları zahmetten kurtarıp kendi beynimizi dağıtmıyoruz?لماذا لا نوفر عليهم عذاب الضمير ونطلق الرصاص على رؤوسنا؟
-
Onun yüzüne benzemiyorsun ama suçluluk hissediyorsun.لم يعد لديك وجهه ، ولكنك لا تزال تحمل عذاب ضميره
-
Diğerlerinden ayrıymış gibi davranıyorsun, kendine has kuralların varmış gibisin... ...korkularının üzerini kapatmaya çalışıyorsun.تتظاهرين بأنّك مستقلّة ولك قانون .خاص، كشيء يجنّبك عذاب الضمير
-
Çünkü onlara elçileri , açık deliller getirirlerdi , fakat onlar , " Bir insan mı bize yol gösterecek " deyip inkar ettiler ve yüz çevirdiler . Allah da ( hiçbir şeye ) muhtaç olmadığını gösterdi .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .
-
Bu , kendilerine apaçık belgelerle elçiler geldiği halde " bizi bir beşer mi hidayete ulaştıracak ? " demeleri ve bu yüzden inkar edip saparak yüz çevirmeleri nedeniyledir . Allah da ( onlara karşı ) müstağni olduğunu ( hiçbir şeye ihtiyacı olmadığını ) gösterdi .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .
-
Bu , kendilerine peygamberleri belgelerle geldiğinde : " Bizi doğru yola bir insan mı eriştirecek ? " diyerek inkar edip gerçeğe yüz çevirmelerinden ötürüdür . Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını ortaya koymuştur .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .
-
Bu da , peygamberlerinin , apaçık delillerle onlara geldikleri halde onların , bir insan mı bize doğru yolu gösterecek deyip de kafir olmalarından ve yüz çevirmelerindendir ve Allah da onlardan müstağni olduğunu göstermiştir ve Allah , müstağnidir ve hamde layık , odur .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .
-
Çünkü resulleri onlara apaçık deliller getirip dururken onlar : " Bir insan mı bize kılavuzluk edecek ? ! " deyip küfre saptılar ve yüz çevirdiler . Ve Allah hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .
-
( O azabın sebebi ) şu ki , onlara peygamberleri apaçık deliller getirmişlerdi , fakat onlar : Bir beşer mi bizi doğru yola götürecekmiş ? dediler , inkar ettiler ve yüz çevirdiler . Allah da hiçbir şeye muhtaç olmadığını gösterdi .« ذلك » أي عذاب الدنيا « بأنه » ضمير الشأن « كانت تأتيهم رسلهم بالبينات » الحجج الظاهرات على الإيمان « فقالوا أبَشَرٌ » أريد به الجنس « يهدوننا فكفروا وتولوْا » عن الإيمان « واستغنى الله » عن إيمانهم « والله غني » عن خلقه « حميد » محمود في أفعاله .